Gıda Duyarlılığı Nedir?
Gıda duyarlılığı; gıdayı tükettikten sonra o gıdaya özgü IgG antikorunun serumda yükselmesi ile kendini gösteren durumdur.
IgG aracılı gıda duyarlılığı gecikmeli reaksiyonlara yol açmaktadır. IgE antikorları, akut, hemen gelişen alerjik reaksiyonlardan sorumluyken, IgG aracılı reaksiyonların gelişmesi, tetikleyici gıdaların alınmasından 72 saat sonraya kadar çok daha uzun sürer.

Duyarlı olunan gıdalara maruz kalındığında başta sindirim sistemi olmak üzere nöroloji, dermatoloji, kas ve iskelet sistemine ilişkin birçok semptomun ve hastalığın oluşmasına zemin oluşabilir. Gıda duyarlılığının uzun süreçte ortaya çıkan etkilerinin en önemli nedeni duyarlılığın zaman içerisinde oluşturduğu artan enflamasyonun yüküdür. Birçok kronik hastalığın başlatıcısı olan enflamasyon, sindirim sisteminde irritabl bağırsak hastalığı, kabızlık, şişkinlik ve ishal gibi etkileri oluştururken, dermatoloji ile ilgili olarak egzama, atopik dermatit ve ürkitere neden olabilir. Gıda duyarlılığının neden olduğu enflamasyon nöroloji alanında migren, kronik baş ağrısı ve alzheimer’ın nedeni olabilir. Bunların yanı sıra metabolizma hastalıklarından diyabet ve obezite yine kronik enflamasyon ile ilişkili olabilir. Kas ve iskelet sistemine ilişkin bazı fibromiyalji ve kronik yorgunluk durumlarının da enflamasyonla ilişkisi bilinmektedir. Gıda duyarlılık testleri zaman içerisinde giderek artan IgG üretimi ile ortaya çıkan immün sistem aracılı geç reaksiyonları göstermektedir. Gıdaya karşı advers reaksiyonlar sınıflandırmasında immün aracılı Tip III alerji olarak tanımlanmaktadır. Koruyucu sağlık açısından Gıda Duyarlığını tespit etmek ve kişiye özgü beslenme rehberi ile eliminasyon diyet programı uygulamak son derece önemlidir. Kişiye özgü beslenme rehberi ile beslenmek oluşan enflamasyonu azaltıp, ortaya çıkan semptomların zaman içerisinde ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Kronik hastalıkların önlenmesi için Yeni Nesil Mikroarray temelli Gıda Duyarlılığı testleri yaygın olarak kullanılmaktadır.
Duyarlı olunan gıdaların ısrarla tüketilmeye devam edilmesi
Vücutta alerjen ve antikorun birleşmesi ile oluşan, bağırsağa zarar veren ve yıkılması zor olan immün komplekslerin oluşumuna neden olur. Immünoglobulin G Antikorları (IgG), serumdaki immünoglobulinlerin %70 -75’ini oluşturur ve sekonder immün yanıtın temel antikorlarıdır.
IgG4, toplam IgG analizinde çok az miktarda kendini gösterir. Bunun nedeni ise IgG4’ün kandaki IgG konsantrasyonunun yalnızca %4’ünü oluşturmasıdır. Total IgG ve IgG4’e özgü gıda antikorlarının ölçümü aynı klinik faydayı ifade etmemektedir. Sadece IgG4 antikorlarını ölçen testlerin, IgG aracılı gıda duyarlılığını belirlemek için kullanılmaması gerektiği birçok yayında belirtilmiştir.
İmmün Kompleks Oluşumu ve Enflamasyon İlişkisi
IgG antikorları, vücudun normal bağışıklık yanıtının şekillenmesinde önemli bir rol oynar. IgG’nin bir antijen ile bağlanması ile immün kompleksler oluşur. Immün kompleks oluşumu kompleman aktivasyonu ve proinflamatuar sitokinlerin (IL-1, IL-6, TNF-a), proteolitik enzimlerin ve serbest radikal enzimlerin salınımı ile gerçekleşir. Çevre dokulara hasar ile vücutta enflamasyon gerçekleşir. Bağırsak geçirgenliği artışı ile gıda bileşenleri sürekli olarak bağırsak lümeninden kan dolaşımına girdiğinden, bağışıklık mekanizmalarındaki sürekli aktivasyona uğrama nedeniyle enflamatuar yolaklar aktive olur.
Artan Bağırsak Geçirgenliği ve Gıdaya Özgü IgG Antikorları
Araştırmalar, IgG aracılı gıda duyarlılığı gelişiminin doğrudan bağırsak bariyerinin artan geçirgenliği ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Homeostazın korunduğu sağlıklı bir normal bağırsak yolunda, bu tabaka sıkı ve oldukça seçicidir, böylece bağırsak lümeninden yalnızca istenen besinler kan dolaşımına girerken, potansiyel olarak zararlı maddelerin ve patojenlerin erişimi engellenir.
Gıda antijenlerinin bağırsak bariyerinden girişi ile bağırsak duvarının yapısındaki sıkı bağlantılar (tight junctions)’ın geçirgenliği artar ve genellikle “sızdıran bağırsak sendromu” olarak adlandırılır. Bu durum enflamasyona neden olur. Düşük dereceli enflamasyon, obezite, insülin direnci, diabetes mellitus ve ateroskleroz gelişiminde nedensel bir rol oynayabilir.
Açıklanamayan kronik semptomlara neden olabilecek gıdaları tanımlamanın en güvenilir yolu, kan örneğinizden gıdaya özgü IgG antikorların ölçülmesi ile gerçekleşir.
İmmün Kompleks Oluşumu ve Eliminasyonla Azaltılması
Duyarlı olunan gıdaların ısrarla tüketilmeye devam edilmesi; vücutta antijen ve antikorun birleşmesi ile oluşan, bağırsağa zarar veren ve yıkılması zor olan İmmün Komplekslerin oluşumuna neden olur.
FoodPrint® Testi sonucuna göre 3 ay eliminasyonun ardından; immün kompleksler vücuttan uzaklaşır ve bozulan bağırsak yapısı yeniden yapılanmaya başlar
Gıdalara Karşı Oluşan Advers İmmunolojik ve Metabolik Reaksiyonlara İlişkin Temel Kavramlar
Gıda Alerjisi:
Bağışıklık sisteminin bir yiyeceğe karşı abartılı bir bağışıklık tepkisidir. Örnek: yer fıstığı veya deniz ürünlerine karşı yaşamı tehdit reaksiyonlar gibi. Bu etkiye bir bağışıklık sistemi tepkisi olan IgE üretimi neden olur. Besin alerjileri hayatımızın herhangi bir döneminde, hatta ileri yetişkinlik döneminde bile ortaya çıkabilir. Gıda alerjisi IgE aracılı Tip I alerji (klasik alerji) olarak tanımlanmaktadır.
Gıda İntoleransı:
“Gıda intoleransı” ifadesi eski Yunanistan’a kadar uzanır ve genel olarak ‘çeşitli gıda ürünlerinin alınmasından sonra bazı hastalarda başlayabilen çeşitli etiyolojiye sahip kötü semptomların toplamı’ olarak tanımlanmaktadır. Bağışıklık sisteminin ani bir reaksiyonu yoktur. Daha çok bir enzimin eksikliği ya da etkisizliğinden kaynaklanır. Bir tolere edememe durumu; bir gıdaya veya ilaca aşırı duyarlılık durumu söz konusudur. Örnek: Laktoz intoleransı
Gıda Duyarlılığı:
Gıdayı tükettikten sonra o gıdaya özgü IgG antikorunun serumda yükselmesi ile kendini gösteren durumdur. Duyarlı olunan gıdalara maruz kalındığında başta sindirim sistemi olmak üzere farklı sistemlerde birçok semptomun oluşmasına neden olan uzun süreçte ortaya çıkan bağışıklık tepkisidir. Klasik alerji gibi IgE artışı ile erken yanıt değildir. Zaman içerisinde giderek artan IgG üretimi ile ortaya çıkan geç reaksiyonları gösterir. Gıda duyarlılığı IgG aracılı Tip III alerji olarak tanımlanmaktadır.